IŞIK KİRLİLİĞİ
Duygu ÇETEGEN, Alp BATMAN
Özet
Bu
çalışmanın amacı, ışık kirliliği konusunda bilgi vermek, konuya duyarlılığı
arttırmak, ülkemizde ışık kirliliği açısından alınması gereken önlemlerden bahsetmek
ve bilinçlenmeye katkıda bulunmaktır. Bu yazıda İstanbul’ da yapılan gözlemler
sunulacaktır, mevcut sorunlar ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi
verilecektir. Sadece astronomi
çalışmalarının devamı için değil, sağlıklı bir çevrede yaşantımıza devam
edebilmemiz için ışık kirliliği konusunda çok daha duyarlı olmamız
gerekmektedir.
Summary
Today it is not possible for people, who live in or near cities, to have a view of the universe. Since the population of the urban areas increased, outdoor
illumination has been considered to be necessary which now ends up with the consequences of urban sky glow. The misuse of light doesn’t increase
nighttime security. The excess light in the sky cause light pollution and it doesn’t only obstruct the night sky view but also threatens the nature.
Since astronomic studies should be done away from air pollution and urban sky glow resources, the sky glow which illuminates the night sky is a threat to
amateur and professional astronomy. Understanding the concept of light pollution is very important to control it. Some of the precautions to be
considered are using night lighting only when it is necessary, directing the light downward in order to prevent illuminating the sky, using low pressure
sodium light sources if color rendering index is not very important and avoiding development near existing observatories.
1. Giriş
Günümüzde, şehirde veya şehir yakınlarında yaşayan insanlar geceleri gökyüzündeki yıldızların çoğunu görememektedirler. Şehirde yaşayan nüfusun hızla artmasıyla,
açık alan aydınlatmaları yapılmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak gökyüzüne yayılan ışığın miktarı artmıştır. Ancak şehirden yeterince uzaklaşıldığında
Samanyolunu ve pek çok yıldızı görebilmek mümkün olabilmektedir. Gökyüzünün aydınlatılmasının çevreye zarar verdiği ve doğal mucizelerden biri olan evreni görme
hakkını engellediği bilinen bir gerçektir.
Kentlerdeki gök ışıklılığı amatör ve profesyonel astronomi için ciddi bir tehdittir. Çevreyi ve astronomik araştırmaları olumsuz yönde etkileyen gökteki ışıklılığa
ışık kirliliği adı verilmektedir. Gökyüzünün aydınlatılmasıyla geceleri insanların güvenliği açısından artış sağlanmadığı gibi, boşa harcanan ışık enerjisi kamaşmaya, enerji
israfına ve bunların sonucu olarak doğal kaynakların tahribine sebep olmaktadır [1,2].
Işık kirliliğinin kontrolünde en büyük problem, ışık kirliği kavramından haberdar olunmamasıdır. Dış aydınlatmanın özenli yapılması ile ışık kirliliğinin önüne geçilebilir.
Alınabilecek önlemler arasında, geceleri yapılan aydınlatmanın ancak çok gerekli ise yapılması, varlık algılayıcılarının veya zaman sayaçlarının kullanımının
yaygınlaştırılması, ışığın gökyüzüne değil yere doğru yönlendirilmesi, renksel geri verim özelliği çok önemli değilse alçak basınçlı sodyum buharlı lambaların kullanılması
ve gözlem istasyonları etrafında yerleşimden kaçınılması yer almaktadır.
2. Işık Kirliliği Nedir?
Işık kirliliği kısaca dış aydınlatmanın bir yan ürünü olarak da
tanımlanabilir. Işık kirliliğini azaltmak için aydınlatılması zorunlu
bölgelerin, yalnızca aydınlatılması gereken zaman diliminde ve gereken düzeyde
aydınlatılması gereklidir. Işık kirliliği hakkında bilgi verirken, üç temel
bileşenden bahsetmek gerekmektedir [1, 3].
·
Gök parlaması
·
Işığın
aydınlatılacak bölge sınırlarının dışına taşması
·
Kamaşma
2.1. Gece Gök Parıltısı
Gece gök
parıltısı doğal veya yapay kaynaklardan meydana gelebilmektedir. Doğal
kaynaklar:
Gök parlamasını arttıran yapay kaynak ise elektriksel aydınlatmadır. Işık
armatürlerden direkt olarak gökyüzüne yayılabilir veya yeryüzünden yansıyan
ışık atmosferdeki toz ve gaz molekülleri tarafından atmosfere saçılarak, parlak
bir fon yaratabilir. Yıldızları görmeyi engelleyici bir etkisi vardır. Gök
parlaması seviyesi, hava koşulları, atmosferdeki toz ve gaz miktarı, gökyüzüne
yansıyan ışık miktarı ve görüş açısına bağlı olarak oldukça değişkendir. Kötü
hava koşullarında ışığı atmosfere yayan parçacık sayısı daha fazladır ve gök
parlamasının oldukça yüksek olması sebebiyle israf edilen ışık ve enerji
miktarı gözle görülebilir hale gelir.
Şekil 1. Gök parlamasına bir örnek [1]
Gök parlamasının yüksek olması, özellikle astronomi çalışmalarını olumsuz etkileyen bir
durumdur. Uzaydaki cisimlerin gözlemlenememesi sakıncasını beraberinde getirir.
Gök parlamasının artması gökyüzündeki karanlık bölgelerin parıltısının da
artması anlamına gelir. Siyah gök fonunun üzerinde yıldızlar ve diğer gök
cisimlerinin oluşturduğu kontrast azalır. Astronomlar gözlem yapacaklarında
havanın kuru, gözyüzünün açık olduğu,
karanlık geceleri tercih ederler. Şehir dışındaki yerleşim alanlarının
tipik gökyüzü koşullarındaki zenit parıltısı, doğal gök koşullarındaki zenit
parıltısından 5 ila 10 kat daha fazladır. Şehir merkezlerinde ise zenit parıltısı
doğal geri plan parıltısından 25-50 kat daha parlak olabilir. Profesyonel ve
amatör astronomların ölçüm sonuçlarına göre, gök parlaması değerleri tüm
dünyada hızla artış göstermektedir.
Şekil 2. Batı Asya Kirlilik Atlası [4]
Işık kirliliği konusunda bilinçlenmenin artmasıyla, profesyonel olarak
aydınlatma ile ilgilenen kişiler, gök parlamasını, elektriksel aydınlatmayla
ilişkisini kurmaya çalışarak, ölçmeye başladılar. Bu oldukça çaba isteyen bir
çalışmadır çünkü gök parlamasını etkileyen pek çok faktör vardır. Sadece
aydınlatmanın varlığı değil, armatürden yayılan ışığın açısal dağılımı,
yeryüzünden yansıyan ışık ve açısal dağılımı, nem ve aerosollerin atmosferik
etkileri gibi oldukça sık değişen hatta anlık değişen olayların göz önünde
bulundurulması gereklidir. Aerosoller yapay kirlilik, yangın, volkanik
patlamalar etkisiyle oluşan atmosferdeki parçacıklardır [3].
Gece gökyüzünü incelerken, profesyonel astronomlar genellikle gökyüzünün
karanlık bölgesinin ölçüm değerlerini alırlar. Amaç arka fon üzerindeki yıldız
sinyalini kontrast farkı yardımıyla belirleyebilmektir. Profesyonel astronomlar
ölçümlerini zenit noktasında alırlar. Gök parlaklığını ölçme yöntemleriyle
ilgili hazırlanmış teknik raporlar mevcuttur [5].
Pek çok amatör ve profesyonel astronom gök parlaması değerlerini, bu
değerlerdeki artışı gözlemlemek amacıyla kaydetmişlerdir. Toplanan bu veriler
kullanılarak, gök parlaması öngörüsünün yapılabilmesi amacıyla çeşitli hesap
yöntemleri geliştirilmiştir. En kaba yaklaşım yöntemlerinden biri, Büyük Ayı
takım yıldızının gözlemlenmesi ve çıplak gözle kaç yıldızın görülebildiğinin
sayılması prensibine dayanır. Garstang (1986) ve Walker (1977) tarafından
önerilen bir diğer yöntemde, gök parlaması değerinin öngörüsünü aydınlatmayı hesaba katmak amacıyla, kişi
başına belirli bir parıltı değerinin çarpım katsayısı olarak kullanması
düşünmüştür. Ancak ışık kaynaklarının ışık dağılım eğrileri, ışık kaynaklarının
sayısı, gücü ve yansıyan ışık bilgileri hesaplara dahil edilmemiştir. Ayrıca
sayılan parametreler dahilinde aydınlatma modelinin çıkarılmaması sebebiyle,
mümkün olduğunca az yapay ışık kullanmak dışında, gök parlamasının nasıl
azaltılabileceği konusunda detaylı bilgi verilmemektedir [3].
Işık kirliliği göçmen kuşlar için de ciddi bir tehlikedir. Geceleri
yıldızlardan faydalanarak yollarını bulan kuşlar, şehir ışıklarının cazibesine
kapılıp yollarını kaybedebilmektedirler. Bu şekilde meydana gelen kuş ölümleri
hiç azımsanamayacak orandadır. Deniz kaplumbağalarının da ışık kirliliğinden
olumsuz etkilendikleri bilinen bir gerçektir. Sahilde yumurtalarından çıkan
minik kaplumbağalar, geceleri kara ile deniz arasındaki aydınlık farkından
faydalanarak, denize ulaşmaktadırlar. Sahile yakın yerleşim yerlerindeki
kuvvetli aydınlatma, kaplumbağaları deniz yerine tam ters istikamete
yönlendirebilmekte ve ölümlerine sebep olabilmektedir [6] .
2.2. Işığın aydınlatılacak bölge sınırlarının
dışına taşması
Işık Kirliliği geceleri çevre için gittikçe
büyüyen bir tehdittir. Aydınlatmanın
aydınlatılacak bölge sınırlarının dışına taşması sonucu, aydınlatılması
istenmeyen mekanlarda olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilir ve dikkat dağıtıcı
bir manzara yaratabilir. Ayrıca enerji
israfı da oldukça yüksek maliyetleri beraberinde getirir.
Şekil 3. Işığın aydınlatılacak bölge sınırlarının
dışına taşmasına bir örnek, Ataköy, İstanbul
En önemli nokta, kaliteli aydınlatma
yapılmasıdır. Önlemler alındığı taktirde aydınlatmanın kalitesi arttırılabilir.
Böylece gece görüş kalitesi artar, daha güvenli ve daha
estetik görünümlü bir
çevre yaratılabilir, enerji tasarrufu beraberinde daha az maddi külfet getirir [7].
2.3. Kamaşma
Dış aydınlatma armatürleri fizyolojik ve psikolojik kamaşma yaratmayacak şekilde yerleştirilmelidirler. Şekil 4’ te bir binanın dış cephe aydınlatması için kullanılan
armatürün, yayalar için yarattığı kamaşma etkisi görülmektedir.
Şekil 4. Fizyolojik kamaşma ve konforsuzluk kamaşmasına bir örnek, Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü
3. Işık Kirliliği Astronomi İlişkisi
Az sayıda optik ve kızıl ötesi ölçümlerin alındığı ana astronomi gözlem
istasyonu vardır ve bu mekanların ışık kirliliğinden korunmaları gerekmektedir.
Uzay teleskopları kullanımı yeryüzü gözlem istasyonlarının önemini azaltmamıştır.
Yeryüzü astronomi istasyonlarına ihtiyaç vardır ve bu istasyonlar sağlıklı
çalışmalar yapabilmek açısından oldukça önemlidirler.
Işık kirliliği ciddi bir sorun olmakla birlikte, oldukça etkili çözümleri
mevcuttur. Bu çözümler sayesinde yeryüzü optik astronomi istasyonlarından etkin
ölçüm sonuçları alınabilir ve gelecekte önemli çalışmalar yapılabilir.
4. Yapay Işık Kirliliğine Karşı
Alınabilecek Önlemler
Işık
kirliliğine karşı alınabilecek başlıca önlemler şunlardır:
5. Sonuçlar
Işık kirliliği sadece amatör ve profesyonel astronomi için değil, çevreyi
korumak adına da ciddi bir tehdittir.Aydınlatma tasarımı ve tesisatı tüm
koşullar göz önünde bulundurularak ve ışık kirliliğine yol açmayacak şekilde yapılmalıdır.
Işık kirliği konusunda daha bilinçli olunmalıdır. Dış aydınlatmanın özenli
yapılması ile ışık kirliliğinin önüne geçilebilir. Gördüğümüz sakıncalı
aydınlatma örneklerinin düzeltilebilmesi için hepimize görevler düşmektedir.
Kaynaklar:
Duygu ÇETEGEN
1978 yılında Sakarya’da doğdu. 2001 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi
Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümününden mezun oldu.
2004 yılında yine aynı bölümde yapmakta olduğu Yüksek Lisansını tamamladı ve
doktora öğrenimine başladı.. Ekim 2001’den beri İstanbul Teknik Üniversitesi
Elektrik Mühendisliği bölümü Elektrik Tesisleri Anabilim dalı’nda Araştırma
Görevlisi olarak görev yapmaktadır. Aydınlatma konusunda çalışmaktadır.
M. Alp BATMAN
1965 yılında İstanbul 'da doğdu. 1987 yılında İ.T.Ü. Elektrik-Elektronik Fakültesi Elektrik
Mühendisliği Bölümünü, 2000'de İTÜ. Fen Bilimleri Enstitüsünde Doktora öğrenimini
bitirerek Doktor ünvanı aldı. Halen İ.T.Ü. Elektrik-Elektronik Fakültesi
Elektrik Mühendisliği Bölümünde çalışmaktadır. 1997 yılında kurulan Ali Kuşçu
Amatör Astronomi Topluluğunun kurucu üyelerindendir.